Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

2. Ulusal Heyelan Sempozyumu Başladı

11 Ekim 2018

Tarım ve Orman Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğümüz ile İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından düzenlenen 2. Ulusal Heyelan Sempozyumu 11 Ekim 2018 tarihinde Ankara’da başladı.

Heyelan afetinin farklı açılardan ele alınıp, konunun uzmanları ve karar vericiler ile değerlendirmesinin hedeflendiği sempozyum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Dr. Ahmet İpek, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, üst düzey bürokratlar, konu ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcilerinin yer aldığı geniş bir katılımla başladı.

ATO Congressium'da gerçekleştirilen 2. Ulusal Heyelan Sempozyumu'na teşrif eden İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, deprem, heyelan, sel gibi afetlerin Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu vurgulayarak AFAD'ın arşiv verilerine göre, ülkemizde meydana gelen heyelan olaylarının en sık yaşandığı illerin Trabzon, Rize, Giresun ve Kastamonu olduğunu ifade etti.

Soylu, Türkiye arazisinin yüzde 80'inin heyelan oluşumuna uygun eğime sahip olduğunu, son 50 yılda heyelan sebebiyle yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybettiğini dile getirdi.

Haziran 2015-Mayıs 2018 yılları arasında AFAD Başkanlığınca sadece Trabzon'un ilçelerine 17 milyon lira afet yardımı gönderildiğini aktaran Süleyman Soylu, heyelanların can kaybı olmasa da ciddi maddi hasara yol açtığını ifade etti.

Heyelanın böylesine geniş tabanlı bir sempozyumla ayrı bir başlık olarak irdelenmesinin, bilimsel veriler ve saha deneyimleri ışığında tartışılmasının, çok yerinde bir adım olduğuna ve ciddi çıktıları ortaya koyacağına inandığını vurgulayan Soylu, şunları kaydetti: “Marmara depreminde resmi rakamlara göre 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti, Endonezya depreminde Tsunamiyle beraber ölü sayısının 2 bin 45 kişiye ulaştığını söyledi. Eğer kendimizi doğru sorgulamazsak, kendimize doğru soruları sorup doğru cevaplayamazsak, ne bu toplantılar bir çıktı üretebilir ne de bu acıların bir sonu gelir." dedi.

Doğanın eninde sonunda kendi kurallarını dayatacağını aktaran İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, "Bir takım yanlış yapılmış, çevreye, imara ve mimariye uygun olmayan binaların yıkılmasını, talimatını bu ülkede Bakanlar mı vermeli " diyerek, şöyle devam etti:

"Size soruyorum. Bir gün Cumhurbaşkanı mı görüp talimat vermeli. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi niye çalışıyor? Yönetmelikler, kurallar, kaideler, ilkeler hepsini bıraktım, etik niçin var? Bizim memleketin güzel bir sözü var, 'Eyvah para etmez' diye. Eyvah para etmez. Onun için hepimiz sorumluyuz. Kimse topu birbirine yuvarlayıp durmasın. Devlet yönetiminde vatandaşımızın vergileriyle bize vermiş olduğu en büyük görev, önleyici tedbirler almaktır.

Ruhsatı ve izni belediyeden koparmaya çalışırlar. Defalarca gidip gelirler. 'Şu kadar bir şeycik yaptım, ne olursunuz şunun ruhsatını veriverin' diye. Oysa asıl ruhsatı doğadan almak zorundayız. Şansımız varsa malımızı kaybediyoruz. Şansımız yoksa kendi canımızı ve sevdiklerimizi feda ediyoruz. 

Şehirlerimizi, yaşam alanlarımızı kurgularken bu işin uzmanı şehir planlamacıların, ilgili Bakanlıklarımızın ve konuyla ilgili çalışan tüm kurumlarımızın, bilimin ışığında çizdiği sınırlara hep birlikte uymak zorundayız."

Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Akif Özkaldı ise “Birincisini 2016 yılında düzenlediğimiz bu sempozyumun ikincisinin de başarılı geçmesini temenni ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum” diyerek başladığı açılış konuşmasını şöyle sürdürdü; “Afetler olduktan sonra değil öncesinde çok uzun ve geniş katılımlarla çalışılıp, önceden önlemlerinin düşünülüp, ona göre de şehirleşmenin ve tarım alanlarının düzenlenmesi önem arz etmektedir. 

20 YY ın başından itibaren dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler ve sanayileşme ile birlikte kentleşme süreci yaşanmakta ve buna paralel olarak nüfus artışı ile birlikte yeni yerleşim alanlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yerleşim alanlarının hem mecburi hem de bilinçsizce gelişmesi ve tabiatın böylesine tahrip edilmesi yaşanan doğal afetlerin etki alanlarıyla tahrip gücünün artmasına sebebiyet vermiştir. Son yıllarda dünyamızda yasadığımız küresel ısınma, iklim değişikliği ile birlikte ani yağışlar ve beraberinde meydana gelen sel, heyelan ve erozyonlar günümüzün en ciddi küresel problemleri olmuştur.”

Ülkemizde, morfolojik yapı, coğrafi konum ve iklim özellikleri sebebiyle, can kayıpları ve büyük ekonomik zararlara neden olan heyelan vakalarının oluştuğunu ifade eden Bakan Yardımcımız Özkaldı, heyelanların can kayıpları ve ülke ekonomisine verdiği zararlar bakımından değerlendirildiğinde depremlerden sonra ikinci sırada yer aldığını ve yaşanan doğal afetlerinde %45 ini oluşturduğunu ifade etti.

Özkaldı şunları söyledi; “ÇEM Genel Müdürlüğümüzce özellikle son yıllarda sıkça heyelan yasadığımız Doğu Karadeniz Bölgesinde üst havzalarda sel ve heyelana yönelik çalışmalar yürütülmekte ve projeler gerçekleştirilmektedir. Şehir merkezlerinde ise Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yoğun çalışmalar yürütülmekte, Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz ise ani ve kuvvetli yağışlar ve benzeri meteorolojik hadiselerle alakalı erken uyarı ve iklim verileri sağlamaktadır.”

Bakan Yardımcısı Özkaldı, heyelanların ülke genelinde yol açtığı kayıplar göz önüne alındığında heyelanlarla daha etkili mücadele edebilmek amacıyla Bakanlığımız birimleriyle AFAD Başkanlığı, Çevre Şehircilik Bakanlığı, MTA Genel Müdürlüğü ve mahalli idareler ile iş birliğinin artırılmasının büyük önem arz ettiğini ifade etti.

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürümüz Dr. Ahmet İpek ise yapmış olduğu açılış konuşmasında; “Bu sempozyumları düzenlememizdeki gayemiz heyelan konusunda çalışan kurum ve kuruluşlar ile yerel yönetimleri, üniversitelerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı ve özel teşebbüs temsilcilerini aynı platformda buluşturmaktır. Bu sayede eşgüdüm ve işbirliğini arttırmak, çalışmalarda ve mevzuatlardaki eksiklikleri ortaya koyarak görev ve sorumlulukları netleştirmek, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip ederek elde edilen bilgi ve tecrübeleri paylaşmak, afet yönetimini doğru ve hızlı bir şekilde yönlendirmek için politikalar üretmek ile bu sempozyumları uluslararası düzeylere taşımaktır.” dedi.

Hidrometeorolojik afetlerin her yıl dünya genelinde 300 binden fazla insanın ölümüne, 325 milyon insanında ciddi şekilde olumsuz etkilenmesine ve önemli miktarda ekonomik kayıplara neden olduğunu belirten Genel Müdürümüz sözlerine şöyle devam etti; “Bu afetlerin özünde ise maalesef insanoğlunun sadece ekonomik hesaplar uğruna ortaya koyduğu doyumsuz hırsları yatmaktadır. Zira insanoğlunun doğaya müdahale şekli artık tahammül edilemez duruma gelmiş sonucunda dünyamızda çevre kirliliği, arazi tahribatı, açlık, yoksulluk ve akabinde göçler şeklinde sorunlar ortaya çıkmıştır.

Son yıllarda özellikle iklim değişikliğine bağlı olarak kimi ülkelerde kasırga, hortum, sel, heyelan, çığ ve taşkın gibi doğal afetlerin sayısında artış görülürken, kimi ülkelerde ise kuraklık ve çölleşmenin yani arazi bozulumunun olumsuz etkileri her geçen gün daha da hissedilmektedir.”

Can ve mal kayıplarına sebep olan afetlerin yönetimi için, tehdit ve risklerin belirlenmesi ve müdahale mekanizmalarının güçlendirilmesinin gittikçe önem kazandığına vurgu yapan ÇEM Genel Müdürümüz Dr. Ahmet İpek, “Mevcut durum ve kapasitenin de değerlendirileceği bu sempozyumda afet öncesi, afet anı ve sonrası için alınabilecek tedbirler, ihtiyaçlar ve yaşanan aksaklıklar bütün yönleriyle ele alınacaktır” dedi.

AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu’da Türkiye’de depremlerden sonra en fazla meydana gelen ve en çok mal ve can kaybına sebep olan afet türlerinden bir tanesi heyelandır diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü; “Ülkemizin jeolojik, dağlık yapısı, iklimden kaynaklı farklı özellikler, sel ve heyelanların tetiklemesiyle oluşan sonuçlar nedeniyle heyelanlar, depremden sonra en önemli afet türü diyebiliriz. Heyelanlar önlenmediği takdirde can ve mal kaybına sebep olabiliyor.”

Özellikle son yıllarda yaşanan heyelanları hatırlatmamın sebebi, risklerin azaltılarak yeni afetlerin olmaması için daha fazla çalışmamız gerektiğini vurgulamak diyen Dr. Güllüoğlu; en önemli konunun ise afetler olmadan önce neler yapmalıyız ki can ve mal kaybı yaşanmasın sorusu olduğunu belirtti.

Dr. Mehmet Güllüoğlu, “ÇEM Genel Müdürlüğü ile düzenlediğimiz bu sempozyumla, birbirinden farklı konunun ekosistemindeki ortaklarla, konunun farklı taraflarıyla iki gün boyunca detaylarını konuşuyor olacağız. Buradan çıkacak olan verilerin, politika önerilerine dönüşüp, artık bundan sonra daha etkin mücadelede rehberlik etmesini temenni ediyorum.” diyerek sözlerine son verdi.

Açılış konuşmaların ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve beraberindekiler, stantları gezdi, meteoroloji radyosuna canlı bağlanarak mesajlarını iletti ve AFAD tarafından alınan ağır tonajlı arama ve kurtarma aracını inceledi.

2. Ulusal Heyelan Sempozyumu teknik oturumlar ve sunumlarla 2 gün boyunca devam edecektir.

 

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır