Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

6. Uluslararası Kum ve Toz Fırtınaları Çalıştayı, 12 Kasım 2018 tarihinde İstanbul’da Başladı.

12 Kasım 2018

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele (ÇEM) Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü işbirliğinde gerçekleştirilen 6. Uluslararası Kum ve Toz Fırtınaları Çalıştayı 12 Kasım 2018 tarihinde İstanbul DSİ 14. Bölge Dragos Eğitim Tesislerinde başladı. ÇEM Genel Müdür Yardımcısı Özlem YAVUZ, Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı Fatih BÜYÜKKASABBAŞI, İstanbul Orman Bölge Müdürü Recep ATEŞ, İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Yavuz KARACA, İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Ahmet KOCMAN, DSİ 14. Bölge Müdür Yardımcısı Bülent ÜSTÜNDAĞ ile Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryası, Dünya Meteoroloji Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı temsilcileri çalıştaya katılım sağlamışlardır. Toplamda 16 ülkeden (Kazakistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Irak, Katar, Kuveyt, Lübnan, Filistin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Sırbistan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Bulgaristan, Karadağ ve Çin) 35 yabancı uzman ile üniversitelerimizden akademisyenlerin de içinde bulunduğu 87 katılımcı çalıştaya iştirak etti.

Çalıştay ÇEM Genel Müdür Yardımcısı Özlem YAVUZ, Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı Fatih BÜYÜKKASABBAŞI ve Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryasından Utchang KANG’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
ÇEM Genel Müdür Yardımcısı Özlem YAVUZ, ÇEM Genel Müdürü Dr. Ahmet İPEK’in selamlarını ve iyi dileklerini ileterek başladığı açılış konuşmasını şöyle sürdürdü: “Uluslararası Kum ve Toz Fırtınaları Çalıştayı’nın 6.’sını düzenlemekteyiz. Bu sürece başlamak için küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde yapılan tüm çalışmaları incelemiş bulunmaktayız. Bu sorunun kökeninin küresel çevre sorununa dayandığını görüyoruz. Bu doğrultuda, 1972 yılında Stockholm Konferansı’nda küresel çevre sorununa çözüm bulmak için tüm dünya ülkeleri ortak bir platform oluşturma yoluna gitmişlerdir. Sonrasında, 1992 yılında Rio Zirvesinde ülkeler bir araya gelerek üç büyük RİO sözleşmesini gündeme getirdiler. Ülkemiz de bu üç sözleşmeye (İklim Değişikliği, Biyolojik Çeşitlilik ve Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi) üye olan bir ülke olup sorumluluklarını yerine getirmektedir.

Çölleşme ile Mücadele kapsamında bölgesel çalışmalar yürütmekteyiz. Bunlara örnek olarak ilki Ankara’da ve ikincisi Tahran’da gerçekleştirilen Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği Bakanlar Toplantıları’dır. Ankara’da yapılan toplantı sonucu Ankara Deklarasyonu yayınlanmıştır. Akabinde Tahran’da yapılan toplantı neticesinde çevre, hava kalitesi, atmosferik toz taşınımı, rüzgar erozyonu, kuraklık ve çölleşme, ormancılık, erozyonla mücadele ve meteoroloji alanında Bölgesel Eylem Planı hazırlanmış ve imza altına alınmıştır. Bu bölgesel çalışmalara ek olarak, FAO GEF işbirliği ile yürütülen CACILIM projesi Türkiye ile Orta Asya ülkelerinde doğal kaynak yönetimine ilişkin bir projedir.  Küresel çalışmalar kapsamında ise arazi tahribatının dengelenmesi programı başlatıldı ve biz ülke olarak yapmış olduğumuz plan ve projelerle arazi tahribatının dengelenmesine ve UNCCD’nin yapmış olduğu projelere destek verdik. Ayrıca, UNCCD COP 12 sırasında başlatılan Ankara Girişimi kapsamında Türkiye Sekretarya’ya vermiş olduğu 5 milyon dolarlık destek ile arazi tahribatının dengelenmesi için yapılan çalıştaylar ve diğer çalışmalara katkı sağladı. ATD’nin dengelenmesi konusunda yapılan bölgesel çalıştaylara da Türkiye olarak destek veriyoruz.

Bu çalışmalar devam ederken küresel, bölgesel ve ülke düzeyinde çalışmalarımız da devam etmekte olup, çölleşme, erozyon ve arazi bozumu ile mücadele konusunda çeşitli eylem planları hazırlıyoruz. Kum ve toz fırtınalarını durdurmaya ve arazi bozulumunu önlemeye yönelik seferberlikler ilan ediyoruz. Bu konuda örneğin 2008-2012 yıllarını kapsayan büyük bir ağaçlandırma seferberliği yaptık. Bunun en güzel ve önemli yanı tüm halkın bu çalışmalarda gönüllü olarak yer almasıdır. Toplumda arazi bozulumu ile mücadele bilincinin oluşturulması için yeni bir seferberliği de geçen hafta başlattık. Fidanlar fidanlarla büyüyor kampanyası ile 81 ilde aynı anda eşzamanlı olarak bütün çocuklarımızla fidan dikim törenleri gerçekleştirdi. Bu sayede hem toplumda hem çocuklarda arazilerimizi korumaya yönelik bilinç oluşturuyoruz.”

Bu çalışmaları yaparken sürdürülebilir arazi yönetimini sağlamak amacıyla Türkiye olarak çeşitli izleme sistemlerinin kurulduğundan bahseden Genel Müdür Yardımcısı Özlem Yavuz; sözlerine şöyle devam etti: “Bunların en başında Türkiye çölleşme modeli geliyor ve bu model ile Türkiye çölleşme risk haritasını oluşturduk. Türkiye’deki çölleşme açısından sıcak noktaları tespit ederek buralarda yapılacak çalışmalara öncelik veriyoruz. Bununla birlikte erozyona hassas bölgeleri tespit edebilmek için erozyon risk haritasını hazırladık ve toprak veri sistemini kurduk. Baktığınız zaman hem küresel hem bölgesel hem de yerel manada bu çalışmalar devam ediyor. 2016 yılında Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz UNEP, WMO ve UNCCD’nin işbirliğinde kum ve toz fırtınaları konusunda bir rehber hazırlanmıştı ve çalıştayın sonucunda görmüştük ki kum ve toz fırtınalarına yönelik sağlıklı bilimsel veriler yok. Bu konu aslında bizlere bu çalıştayın önemini bir kez daha gösteriyor. Bizlerin bir araya gelerek bilimsel çalışmalara ve AR-GE çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Bu kapsamda verilerimizi daha sağlıklı üretip birbirimizle paylaşmamız gerekiyor”. Genel Müdür Yardımcısı Özlem YAVUZ, çalıştaya katılım sağlayan tüm ülke temsilcilerini teşekkürlerini belirtti ve gerçekleştirilen bu çalıştayın faydalı ve başarılı geçmesi temennilerini dile getirerek sözlerine son verdi.

Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı Fatih BÜYÜKKASABBAŞI konuşmalarına davetlileri selamlayarak başladı. Yapılan çalışmalarda, Akdeniz Havzasının küresel iklim değişikliğine karşı en hassas bölgelerden birisi olduğunu ve 2 °C’lik sıcaklık artışının bölge ülkelerinde; şiddetli hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve kuraklıkta artış ve bunlara bağlı olarak biyolojik çeşitlilik ve tarımsal verim kaybı, turizm gelirlerinde azalma şeklinde etkilerini hissettireceğini söyledi. Toz taşınımının, Dünya ekosistemi için büyük önem taşıdığından ve toz taşınımının temel nedenlerinin, kuraklık ve çölleşme olarak belirtildiğini dile getirdi. Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla dünyadaki en önemli iki toz kaynağı olan Afrika ve Orta Doğu kaynaklı çöl tozlarının etkisi altında bulunduğundan ve IPCC’nin güncel iklim öngörülerine göre, kuraklık hadisesinin sıklığı ve şiddetinin artmasıyla birlikte, içinde bulunduğumuz bölgede, kum ve toz fırtınalarının daha yoğun yaşanabileceğinden bahsetti. Bölgemiz için ihtiyaç duyulan Yüksek Çözünürlüklü Toz Tahmini çalışmalarımız, Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi ve Barselona Süper Bilgisayar Merkezinin desteği ve işbirliği ile sürdürülmekte olduğunu ve bu konuda Sırbistan ile olan işbirliklerinin gelecekte artarak devam etmesini temenni ettiklerini dile getirdi.

Genel Müdür Yardımcısı Fatih BÜYÜKKASABBAŞI, hâlihazırda Amerika, Avrupa ve Doğu Asya’da faaliyet gösteren 3 adet Toz Merkezine ilave olarak Batı Asya bölgesinde yeni bir merkez ihtiyacından bahsedildiğinden ve Türkiye’nin 2017 yılı Nisan ayında Batı Asya Toz Merkezine ev sahipliği yapma isteğini yazılı olarak Dünya Meteoroloji Teşkilatına bildirmiş olduğunu belirtti ve Genel Müdürlüklerinin disiplin ve özveri içinde gerçekleştirdiği çalışmalar, bilimsel araştırmalar ve teknolojik yatırımlar sayesinde, hava tahminlerindeki doğruluk oranı % 90’ların üzerine çıktığından ve bu başarının yakalanmasında, yetişmiş insan gücünün ve teknolojik yatırımların payının büyük olduğundan bahsetti. Uluslararası ve bölgesel işbirliğinin gerekliliğine inanan ve bu kapsamda çalışmalarını sürdüren bir kurum olarak, Çalıştay sonuçlarının bölgemizde yürütülen “Kum ve Toz Fırtınaları” çalışmalarına ve ülkeler arasındaki işbirliğine olumlu katkıları olmasını ümit ettiğini belirterek, tüm katılımcılar için faydalı ve başarılı bir toplantı olması temennisinde bulunarak sözlerine son verdi.

UNCCD temsilcisi Utchang KANG çalıştaya katılım sağlamaktan mutlu olduğunu söyleyerek böylesine verimli bir çalıştayın Türkiye’de organize edilmesinden duymuş olduğu memnuniyeti dile getirdi. Ayrıca Türkiye Hükümeti’nin Ankara Girişiminin uygulanması ve UNCCD’ye vermiş olduğu destek için Sekretarya adına teşekkür etti. 6.’sı düzenlenen bu çalıştayın Kum ve Toz Fırtınaları konusundaki problemlere sağlamış olduğu katkısından bahsederek çalıştayın en önemli çıktılarından birisinin bu konuda bilgi alışverişine olanak sağlaması olduğunu belirtti. Utchang konuşmasını SDS gibi küresel bir sorun konusunda işbirliğinin öneminin altını çizerek ve akademisyenlerin, politikacıların, bilim adamlarının, özel sektör gruplarının ve toplulukların birlikte çalışması gerektiğinden bahsederek sonlandırmıştır.

Çalıştayın birinci günü, UNEP Temsilcisi Dr. Nicholas MIDDLETON’un moderatörlüğünü yaptığı Kum ve Toz Fırtınaları konulu sunumlarla devam etti.

 

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır