“Çölleşme ile Mücadele Ulusal Strateji Çalıştay”ı Afyonkarahisar’da başladı. Üç gün sürecek olan Çalıştay saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Eskişehir Orman Bölge Müdür Yardımcısı Hüseyin BALCI ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı V. Bölge Müdürü Mehmet KUŞÇU’nun hoş geldin konuşmaları ile başladı.
Ardından Çölleşme ile Mücadele Dairesi Başkanı Mustafa YURDAER açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Daire Başkanı Mustafa YURDAER konuşmasında ilk çalıştaya katılım ve katkıların güzel olduğunu belirterek sorun ve hedef ağacının oluşturulduğundan bahsetti. Devamında Birleşmiş Milletler 10 yıllık strateji planına göre 4 stratejik hedef olduğunu ancak bizim ulusal şartlara göre hedeflerimizin farklılaşabileceğini söyledi. Bu belgenin bizim için çok önemli olduğunu vurgulayan Yurdaer, bugün burada bu işin toplandığımızı belirterek sözlerine son verdi.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanifi Avcı strateji ve eylem planlarının hazırlanmasından ziyade kullanılmasının önemine vurgu yaparak başladığı konuşmasına şöyle devam etti “ Bir stratejik plan çalışanlar tarafından ihtiyaç duyularak yapılıyorsa anlamı vardır, yoksa raflarda kalmaya mahkumdur. Stratejik plan ne kadar sahiplenirse, o kadar kıymetli olur, amacına ulaşır.
Stratejik plan ve eylem planı birbirini tamamlar. Eylem planları stratejik planlardaki hedefleri gerçekçi olmalı, hem ülke şartlarına uygun, mesleğimize uygun, amacımıza uygun, bizi tanımlayacak, sahip çıkacağımız açık, net anlaşılabilir herkesin anlayabileceği şekilde olmalı.
Dünü, bugünü, yarını iyi görmek açısından bu stratejik planlar çok önemlidir. Ancak çalışanlarımızın ve yöneticilerimizin buna inanması daha önemlidir. En büyük eksikliğimiz entegre yönetim, planlama mantığını insanlarımıza yerleştirebilmemizdir.
Ortak terminoloji de çok önemlidir. Hem planı yapanın hem de uygulayanın aynı şeyi anlaması gerekli yoksa başarıya ulaşmada herkes farklı hedefe ulaşır yanlış olur.
Çöl deyince; sadece kum tepeleri olmadığını bilmek gerekiyor, bunu arazi bozulması, arazi verimliliğinin azalması olarak algılarsak daha iyi olur. Çöl ve çölleşme ile mücadelenin ne anlama geldiği iyi bilinmelidir.
Türkiye’nin ekeosistemini koruyalım derken bahsettiğimiz insanı dışlayan bir koruma değildir. Aşırı korumacı ve aşırı faydalanmacı yol aynı yere çıkar. Önemli olan orta yolu bulabilmektedir. Yasaklamayla faydalanma dengesini eşit ortaya koyan toplum gelişmiş toplumdur.
Katılımcılık diyoruz, Çölleşme ile mücadele stratejisi hazırlanırken, bu konuyla ilgili kişilerin ne kadarına ulaşılmış, diğer kurumlar ne kadar dahil, buradaki katılımcı kendi kurumuna ne kadarını aktarabilmiştir. Stratejilerin uygulanabilir ve herkes tarafından kabul görmesi gerekmektedir.
Çölleşme ile mücadele de ormanlar mera alanları ve tarım alanlarının kullanılmasında entegre bütüncül bir yönetim olmalıdır. Bütüncül yaklaşım sağlamak çok önemli tüm sektörlerin iç içe girdiği bir yan olmalı. Sürdürülebilirlik, planlama, izleme ve yönetim konusunda entegrasyon sağlanmalıdır.
Çölleşme indikatörlerinin tespiti çölleşmeyi izleme açısından çok önemlidir. Bununla ilgili TÜBİTAK’ a bir proje sunduk kabul oldu.
Çölleşme ile mücadele konusunda sadece ulusal değil, uluslar arası hedefleri de belirlemeliyiz. Bu stratejik planda ona da yer vermeliyiz.”
ANADOKU’dan Hatice DİNÇ SARISOY’un moderatörlüğünde vizyon, stratejik hedefler üzerinde çalışıldı.