Haberin videosuna "https://usd.nocvp.com/asset/8mAXEJg9/7ED3UU6c.html" linkinden erişim sağlanabilir.
Türkiye, gerek sahip olduğu iklim özellikleri, gerekse topoğrafik yapısı nedeniyle çölleşme ve kuraklık tehdidi altındadır. %65'i kurak ve yarı kurak özellik gösteren ülkemiz toprakları erozyona karşı hassas olmasının yanında her geçen gün çoğalan nüfusun tabii kaynaklara gittikçe artan talebi ve baskısı çölleşme/arazi bozulumunun en önemli sebepleri arasındadır.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü olarak Çölleşme ve Erozyonun izlenmesi konularında izleme sistemleri oluşturulmuştur. Bunlardan çölleşmeyi izlemek için Türkiye Çölleşme Modeli ve Hassasiyeti Haritası oluşturulmuştur.
Oluşturulan Türkiye Çölleşme Modeli ve Hassasiyeti Haritasına göre ülke topraklarımızın yaklaşık 22,5'u yüksek hassasiyet grubunda bulunmaktadır.
Yüksek Hassasiyetli bölgeler (%22,5): Konya/Karapınar, Iğdır/Aralık, Urfa/Ceylanpınar ve Tuz Gölü havzasıdır.
Orta-yüksek Hassasiyetli bölgeler (%21,6): Konya/Ereğli, Karaman bölgesi, Urfa, Mardin, Batman hattı ile Eskişehir çevresidir.
Arazi tahribatını önlemeye ve iyileştirmeye yönelik Bakanlığımızın bugüne kadar yürüttüğü birçok faaliyetler söz konusudur. Bunlardan en önemlisi 2008-2012 yılları arasını kapsayan 4122 sayılı "Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu" kapsamında yürütülen faaliyetlerdir. "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı" ile beş yılda 2,3 milyon hektar alanın ağaçlandırılması ve ıslahı hedeflenmişken, çalışmalar sonucunda, 2 milyon 420 bin hektar alanda çalışmalar yapılmıştır.
1992-2002 yılları arasında 743 bin hektar alanda ağaçlandırma çalışması yapılmışken, 2003-2015 yılları arasında 4 milyon 446 bin hektar alanda ağaçlandırma çalışması yapılmıştır. Yani, önceki 10 yıllık dönemin 6 katı kadar ağaçlandırma çalışması yapılmıştır. Yine son 10 yılda 3 milyon 750 bin fidan toprakla buluşturulmuştur.
Türkiye'de erozyonla taşınan yıllık 500 milyon tonluk toprak miktarı, yürütülen ağaçlandırma, erozyon kontrolü, bozuk orman alanlarının rehabilitasyonu, mera ıslahı çalışmaları, dere ıslahları, tarımsal sulama projeleri ile sulu tarım alanlarının artması ile birlikte çok yıllık bitkilerin ekimi ve sulama teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde 2020 yılı sonu itibariyle 140 milyon tona indirilmiş olup, 2023 yılına kadar 130 milyon ton/yıla indirilmesi hedeflenmektedir.
Ülke genelinde çölleşme ve erozyonla daha etkin mücadele edilmesi, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir arazi yönetimiyle ilgili;
"Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı"
"Ulusal Havza Yönetim Stratejisi"
"Erozyonla Mücadele Eylem Planı"
"Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planı"
"Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı"
"Maden Sahaları Rehabilitasyon Eylem Planı" hazırlanarak uygulamaya konulmuştur.
Çölleşmeye neden olan başlıca iki unsur vardır. Bunlardan biri iklimdeki değişimler gibi doğal unsurlar bir diğeri ise insan faaliyetleridir. Yani, evet iklim değişikliği çölleşmenin hem nedeni hem sonucu durumundadır.
Dünyadaki karbon emisyonlarının yaklaşık %25'inin araziye bağlı faaliyetler nedeni ile gerçekleşmektedir. Kısaca, sürdürülebilir arazi yönetimi faaliyetleri, iklim değişikliğine uyum sağlama ve azaltım konularında önemli katkı sağlama potansiyeline sahip olduğunu ifade etti.
