Açılış konuşmalarını sırasıyla Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürü Mehmet KUŞÇU kurak ve yarı kurak mıntıkalarda yapılan çalışmaların çok önemsendiğini belirterek, Başkomutan Tarihi Milli Parkı ve Ağustos ayında yapılacak olan Zafer Yürüyüşü ile ilgili bilgiler verdi. Eskişehir Orman Bölge Müdürü Recep ATEŞ bölgelerinde yaptıkları ormancılık faaliyetlerine değinerek son yıllarda kurak ve yarı kurak bölgelerde çalışmaların yoğunlaştığını ifade etti.
ÇEM Genel Müdür Yardımcımız M. Mustafa GÖZÜKARA konuşmasına şu şekilde başladı:
"Çevre meselelerinin giderek artması, ekosistemler ve tabii kaynaklar üzerinde baskılar oluşturmaya başlamıştır. Küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme ve kuraklık günümüzün en ciddi küresel problemleri olarak görülmektedir.
Kuraklık denilince, akla sıradan bir doğa olayı gelmektedir.
Ancak,
Tarihsel sürece baktığımızda kuraklığın, orman alanlarının ve tarım alanlarının azalması, ürün kaybına ve verim düşüklüğüne, orman yangınlarının artmasıgibi çevresel problemlere neden olmaklabirlikte, toplumların geçim kaynaklarını, yaşam alanlarını etkileyen, kimi zaman uzun yıllar, yuva olarak gördükleri yaşam alanlarından göç etmeye zorlayan önemli sosyal sonuçlar doğurduğunu görmekteyiz.
Kuraklık sadece yağış eksikliği değil, nemliliğin uzun yıllar ortalamasının altına düşmesidir ki bu bir bölgede yağış ve evapotranspirasyon (buharlaşma+terleme) olayının dengeli bir şekilde devam etmediği anlamına gelmektedir.
Şüphesiz ekstrem doğa olayları, bu dengenin bozulmasına önemli ölçüde tesir ederek, kuraklıkların nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuraklığın ortaya çıkmasında yerel ve bölgesel iklim şartları da önemli rol oynamaktadır.
Değişen iklim koşullarına göre, ülkemize yönelik öngörüler göstermektedir ki, ülkemiz iklim değişikliğinden, gelecekte kuraklıkların artması şeklinde etkilenecektir. Bu anlamda, kurak alanların önemli yer tuttuğu ülkemizde yürütülecek faaliyetler, gelecekte karşılaşılacak senaryonun bir felakete dönmemesi bakımından hayati öneme haizdir. Artan nüfus ve buna bağlı artan besin talebi, ülkemizin büyüyen ekonomisinin beraberinde getirdiği sanayileşme, kentleşme baskısı hâlihazırda kırılgan ekosistemlere sahip olan bu alanların yönetimini ve buralarda gerçekleştirilecek faaliyetlerin önemini arttırmaktadır.
Kurak alanlar kendine has özellikleri olan alanlardır.Buralarda yürütülen çalışmalarabüyük özen göstermekgerektirmektedir.
Bu alanlarda sürdürülebilir yönetimler doğrultusunda yapılan, doğru uygulamalar ile önemli ekosistem kaynaklarına ev sahipliği yapan alanlar olarak değerlendirilmelidir.
Toplam alanın %65’i kurak ve yarı kurak ekosistemlerden oluşan ülkemizde, bu denli zor bir coğrafya da yaşıyor olmanın getirdiği tecrübeler, uzun yıllar boyunca gerçekleştirilen, Toprakların korunması, tabii kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve gıda güvenliğinin sağlanması yönelik,Ağaçlandırma ve Erozyon Kontroluçalışmalarına önem verilmektedir.
Bu kapsamında (2008-2012) 5 yılda; 2.429.000 hektar alanda çalışma yapılmış ve 2,5 milyar fidan dikilerek büyük bir ağaçlandırma ve erozyon kontrolü seferberliği gerçekleştirilmiştir.
Türkiye’de yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolü, bozuk ormanların rehabilitasyonumera ıslahı, enerji ormanı tesisi, ve özel ağaçlandırma çalışmaları ile orman varlığımız sürekli artmaktadır.
Orman alanımız1972 yılında 20,2 milyon hektar iken, 2012 yılı itibarıyla 21,7 milyon hektara ulaşmıştır. İlk düzenli envanter kayıtlarının tutulduğu 1972 yılından bu yana yapılan başarılı geri kazanım çalışmalarımızla orman alanımız 1,5 milyon hektar artmıştır.
Türkiye, son 30 yılda orman alanını %6 artırmayı başarmıştır. Ülkemiz karasal alanının % 27,7’si ormanlarla kaplıdır. Hedefimiz Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı olan 2023 yılında orman alanını % 30’a yükseltmektir
Tarım ve mera alanlarında yapılaniyileştirme çalışmalar ile de bu alanlarda erozyon ve toprak kayıbıazaltılmaya ve geri kazanımlara devam etmektedir.
Ülke genelinde çölleşme ve erozyonla daha etkin mücadele edilmesi, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimiyle ilgili uzun vadeli kararlara ve yatırım programlarına rehberlik sağlamak ve farklı kurumlarca yürütülecek çalışmaların eşgüdümlü ve bütünleşik olarak gerçekleşmesi gayesiyleTürkiyeUlusal Havza Yönetim Stratejisi ve Çölleşme İle Mücadele Ulusal Strateji Belgesi hazırlanmıştır.
Bu çalışmaları daha da ileri götürmek gayesi ile Bakanlığımızın koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşlar ile birlikte 2013-2017 yıllarını kapsayan;
Erozyonla Mücadele Eylem Planı,
Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planı,
Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı ve
Maden Sahaları Rehabilitasyon Eylem Planı hazırladık.
Bu kapsamda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğünce plan, projeler yapmaktadır. Yapılan plan ve projelerin uygulanması Orman Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır.
Yapılan çalışmaların amaca hizmet edebilmesi için etüt proje çalışmaları hayati önem arz etmektedir. Bildiğiniz gibi iyi etüt edilmeden gerçekleştirilen çalışmalar başarısız olmaya mahkûmdur.
Bu nedenle biz doğayla uğraşan teknik elemanların yetişme ortamının bileşenleri olan, klimatik, topoğrafik, edafik, vejetatif ve sosyal faktörleri dikkate alarak metotlar belirlemek, planlamalar yapmak zorundayız.
Bütün bu ağaçlandırma, çölleşme ve erozyonla mücadele, çığ, heyelan ve sel kontrolü çalışmaları; toprağın korunması, tabii kaynakların geliştirilmesi ile ülkemizin ve dünyamızın geleceğine hizmet ederek ve bu alanların kazanılmasını sağlanacaktır.
Orman ve su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliği, çölleşme ve erozyon ile mücadele için Orman ve Su İşleri Bakanlığı birimleri olarak yoğun çaba sarf etmekteyiz.
Sahip olduğumuz bu tecrübeler ile Türkiye bulunduğu bölgede kurak-yarı kurak alan ormancılığında lider ülke olarak değerlendirilmekte ve bu bilgi birikimini az gelişmiş ülkelere aktarma yolunda önemli projelere imza atmaktadır. Ülkemizin teknik bilgi birikiminin aktarılması, ülke sınırları ile kısıtlı kalmayan yani bölgesel ve küresel önlemler gerektiren, çölleşme ve erozyonla mücadelede önem taşımaktadır.
Dünyada çölleşmeyle mücadelenin en büyük toplantısı olan COP 12 Ekim ayında TÜRKİYE deyapılacaktır. BM kapsamında yapılacak bu toplantıya195 ülkeden yaklaşık 6 bin kişinin katılımı beklenmektedir.
Çölleşme ile Mücadelenin12. Taraflar Konferansı, ülkemiz deneyimlerinin paylaşılarak, uluslararası arenada ülkemizin etkinliğinin artmasına katkı sağlayacaktır.
Bu çalışmalarda emeği geçen bütün arkadaşlarımı ve katkı sağlayan kurum ve kuruluşları gönülden kutluyorum. Katılımcılara faydalı bir eğitim süreci olmasını temenni ediyorum." diyerek sözlerine son verdi.
Eğitim Prof. Dr. İbrahim ATALAY Kurak ve Yarı Kurak Alanların Ekolojik Özellikleri, Prof. Dr. Doğanay TOLUNAY Kurak ve Yarı Kurak Alanların Toprak Özellikleri, Prof. Dr. Melih BOYDAK Kurak ve Yarı Kurak Alanların Ağaçlandırılması, Rüstem KİRİŞ Kurak ve Yarı Kurak Alanlarda Orman Yönetimi ve Planlama, Prof. Dr. Mustafa AYDOĞDU Orta Anadolu Step Ekosistemleri, Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ Kurak ve Yarı Kurak Alan Yönetiminde Sosyo-Ekonomik Boyutlar sunumlarıyla devem etti.