Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

MOLDOVA’DA TÜRKİYE’NİN KURAKLIKLA MÜCADELESİ ANLATILDI

25 Nisan 2024
MOLDOVA’DA TÜRKİYE’NİN KURAKLIKLA MÜCADELESİ ANLATILDI

Moldova’da gerçekleştirilen “Kuraklık ve Arazi Tahribatının Dengelenmesi” konulu toplantıda, arazi bozulumunun dengelenmesi için kurulan Karar Destek Sistemi gündeme geldi. Toplantıya katılan Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Nurettin Taş, arazi tahribatının dengelenmesi konusunda Türkiye’nin yaptığı çalışmalara değindi.

Söz konusu sistemin hayata geçirilmesi serüvenini anlatan Taş, “Bu yolculukta Türkiye'nin ayağına takılan ilk taşlardan biri, devlet birimlerimizin farklı standartta veri üretmesiydi. Türkiye bu zorluğun üstesinden gelebilmek için Arazi Tahribatının Dengelenmesi için Karar Destek Sistemi'ni oluşturdu. Sistem sayesinde tüm ilgili kamu kurumları aynı standartta veriler vermeye başladılar. Böylece Arazi Tahribatının Dengelenmesi (ATD) için bir veri tabanı ve bilgi platformu oluşturuldu.” dedi.

ARTIK VERİLER AYNI STANDARTTA GELİYOR

Oluşturulan veri tabanı sistemi ile Türkiye’nin kalkınma hedefleri içerisinde önemli bir adım atıldığını da vurgulayan Genel Müdür Taş, “Bu, ülkemizin sürdürülebilir bir geleceğe uzanan yolculuğunda önemli bir adımdı. Bu hedefe ulaşmamızda karşılaştığımız temel problemlerden biri, ilgili devlet birimlerinden gönderilen verilerin farklı standartta olmasıydı. Bu durum, sistemin geliştirilmesine yol açtı. Sistem, ilgili devlet birimlerinin aynı standartta veri göndermesini sağlayarak veri yönetiminde tutarlılık ve uyum sağladı.” diye konuştu.

ARAZİ TAHRİBATINDA ÖNCELİKLİ ALANLAR BELİRLENİYOR

Platform ile arazi kullanımı bilgisi ve planlama, öncelikli alanların tespiti ile sürdürülebilir yönetim sağlandığını vurgulayan Taş, “Karar vericiler için arazi kullanım durumu ve değişimleri ortaya kondu ve arazi kullanım planlamasına katkı sağlanıyor. Ayrıca platform sayesinde öncelikli alanlar belirlenerek arazi tahribatı açısından önceliklendirmeye olanak sağlandı. Sistemi geliştirerek, iklim değişikliğinin etkilerine karşı doğa temelli çözümler geliştirmek ve sosyal-çevresel zorlukların üstesinden gelmek amacıyla süreçlerin sürdürülebilir yönetimine destek sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

KURAKLIKLA KAPSAMLI ŞEKİLDE MÜCADELE EDİLİYOR

Program kapsamında gelen soruları da cevaplayan Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Nurettin Taş Türkiye’nin kuraklıkla mücadelesini de değerlendirdi. Türkiye’nin kuraklıkla mücadele yaklaşımının oldukça kapsamlı olduğunu vurgulayan Taş, “Bu yaklaşım, su kaynaklarının etkin kullanımını teşvik etmeyi, su verimliliğini artırmayı, su tasarrufunu teşvik etmeyi ve kuraklık risklerine karşı dirençli tarım uygulamalarını teşvik etmeyi kapsıyor. Ayrıca, kuraklıkla mücadelede toplumun katılımını sağlayarak, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini ve korunmasını destekliyor. Türkiye'nin kuraklıkla mücadeledeki başlıca öncelikleri arasında su kaynaklarının korunması, suyun etkin kullanımı ve kuraklık risklerine karşı dayanıklı tarım uygulamalarının teşvik edilmesi bulunuyor. Ayrıca, iklim değişikliği ile mücadelede suyun etkin kullanımı ve su kaynaklarının korunması önemli bir rol oynuyor.” dedi.

SON 900 YILIN EN KÖTÜ DÖNEMİ

Türkiye'nin Çölleşme Hassasiyet Haritası'nı da anlatan Genel Müdür Taş, “Ülke topraklarımızın yaklaşık yüzde 18'i zayıf, yüzde 50,9'u orta ve yüzde 22,5'i yüksek hassasiyet grubunda bulunmaktadır. Özellikle Orta Anadolu’nun kurak ve mikro klima özellikleri gösteren bölgeleri, çölleşme açısından önemli alanlar arasındadır. Türkiye'de kuraklık, özellikle ülkenin güneyi ve orta kesimlerinde yaygındır. NASA'nın 2016'da yaptığı bir çalışma, Türkiye ve Doğu Akdeniz'deki son kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin, Akdeniz Makro İklim Bölgesi'nde yer aldığı ve yarı tropikal kuşakta bulunduğu göz önüne alındığında, yıllar arasında büyük yağış farklılıkları görülebilir. Bu durum çeşitli yoğunluklarda bölgesel ve yaygın kuraklıklara neden olur.” diye konuştu.

YEREL HALK VE ÇİFTÇİLER BİLİNÇLENDİRİLMELİ

Havza yönetimi ile ilgili yerel halkın geleneksel tarımsal uygulamaları ve alışkanlıklarının engel olabildiğini belirten Genel Müdür Taş, “Sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamalarının benimsenmesi ve yerel toplumun katılımının artırılması önemlidir. Yeni sistemlerle, yerel halkı ve çiftçileri bilinçlendirmek ve kapasitelerini geliştirmek için işbirliği yapabilir ve katılımcı yaklaşım yöntemleriyle yerel toplumun katılımını sağlayarak, sürdürülebilir tarım ve ormancılık uygulamalarının benimsenmesini destekleyebiliriz.” dedi.

41 YILIN 11 YILI KURAK GEÇTİ

Türkiye'nin kuraklıkla ilgili zorluklarını da değerlendiren Taş, “İklim değişikliğinin olumsuz etkileri bakımından Türkiye risk grubundaki ülkeler kategorisinde. Küresel ısınma nedeniyle kuraklık ve seller hızla artmakta, içme suyu rezervleri azalmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de meteorolojik ve tarımsal kuraklık riski giderek artıyor. Dünyada Akdeniz Havzası, söz konusu kuraklık risklerinden en çok etkilenecek bölgelerin başında gelmektedir. Türkiye de Akdeniz havzasında yer almaktadır ve Türkiye’nin tüm bölgelerimizde kuraklık ve çölleşme riski artmaktadır. Türkiye’de 1981 - 2021 yılları arasında yapılan kuraklık analizine göre, 41 yıllık dönemde, 11 yıl kurak, 13 yıl nemli ve 17 yıl normal geçmiştir.” ifadelerini kullandı.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır