Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

Türkiye-Afrika 1.Tarım Bakanları Toplantısı ve Tarım İş Forumu Antalya’da Düzenlendi

02 Mayıs 2017

Türkiye-Afrika 1. Tarım Bakanları Toplantısı ve Tarım İş Forumu, Başbakan Binali Yıldırım, Gine Devlet Başkanı ve Afrika Birliği (AfB) Dönem Başkanı Alpha Conde, Somali Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Fermacu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Ömer Cihad Vardan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin katılımıyla 27-28 Nisan 2017 tarihlerinde Antalya’da düzenlendi.

Türkiye'nin ve Afrika ülkelerinin üst düzey temsilcilerinin bir araya geldiği forumun ana teması, "Gıda Güvenliğinin Sağlanmasında Türkiye-Afrika Kırsal Kalkınma Ortaklığı" olarak belirlendi. Foruma, Afrika ülkelerinin tarım, kırsal kalkınma ve balıkçılıktan sorumlu bakanlarının yanı sıra büyükelçiler, uluslararası kuruluşlar ve özel sektör temsilcileri dahil olmak üzere 1300'ü aşkın kişi katıldı.

Forum süresince, ülkeler arası tarımsal finansman ve krediler, tarımsal mekanizasyon ve sulama sistemleri, iklim değişikliği dayanıklılığı, tarımsal ticaret ve yatırım gibi konular ele alındı. Ayrıca, kırsal kalkınmada kadın, gıda ve beslenme güvenliği de masaya yatırıldı.

 

Toplantının 2. Gününde düzenlenen “İklim Değişikliğine Dayanıklılık” başlıklı yan etkinlikte Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanifi Avcı bir sunum gerçekleştirdi. Genel Müdür Avcı şunları söyledi; “İklim değişikliğinin ortaya çıkarttığı sorunlarda birinci sırayı kuraklık alıyorsa, bu soruna özel çözümler üretmemiz lazım. Türkiye gibi yağışın istikrarsız olduğu ülkelerde su hasadı dediğimiz tedbirlerin hayata geçirilmesi gerekiyor, yağış dönemlerinde suyu toplamak yağış olmayan dönemlerde bu suyu kullanmak icap ediyor. Bunun için ülkelerin kuraklık yönetimi stratejileri oluşturmalarına ihtiyaç var. Suyun toplanması ne kadar önem arz ediyorsa suyun tasarruflu kullanılması da bir o kadar önemli. Toprağın değil bitkilerin sulandığı sulama sistemlerine geçilmesi, ihtiyaca göre havzalar arasında su transferin yapılması gün geçtikçe daha önem kazanıyor. Günümüzde petrol borularla uzun mesafeler taşınırken hayati öneme sahip suyun taşınmaması düşünülemez.

 

Sektörler arası su tahsisi gittikçe önem kazanıyor. Sanayi sektörünün, tarım sektörünün diğer sektörlerin hepsinin kendine has su ihtiyaçları bulunuyor. Suyun kullanımı açısından öncelik sırası yapıldığında birinci olarak içme suyu, ikinci olarak kullanma suyu gelirken tarım sektörünün su ihtiyacı ancak üçüncü sırada geliyor. Bu yüzden su tasarrufu çok önemli, yağmurla sulanan tarım arazilerinin biran önce tasarruflu sulama sistemleriyle sulanmasına geçilmeli. 

 


 

Sadece yerüstü değil yeraltı su kaynaklarının da kuraklık dönemleri önceden göz önünde bulundurularak, o dönemler de kullanmak için iyi planlanması önem arz ediyor. Bu yüzden Kuraklığa dayanıklılık için erken uyarı sistemleri çok büyük önem arz ediyor, bu sistemlere bir an önce hayata geçirilmeli. Erken uyarı sistemleri deyince ilk akla gelen meteorolojik erken uyarı sistemleri. Fakat yerel yönetimlerin, yerel halkların önceden tedbir alabilmesini sağlamak için bu sistemlerin ekonomik, ekolojik, hidrolojik gibi farklı kavramları da içermesi şart.

 

Malumunuz olduğu üzere Türkiye olarak UNCCD COP12 dönem başkanlığını 2015 yılından beri yürütüyoruz. 12. Taraflar Konferansı’nda başlattığımız Ankara Girişimiyle Afrika kıtasına Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele hususlarında farklı konularda desteklerimiz devam ediyor. Afrika kıtasında bulunan 54 ülkenin 46 sıyla direkt temas halindeyiz. Namibya’da düzenlenen Kuraklık Konferansı’na destek verdik. Marakeş’te düzenlenen iklim değişikliği 21. Taraflar konferansında hayata geçirilen Afrika 3S Girişimine desteğimiz devam ediyor. Sahel bölgesinde çölleşmeyle mücadele çalışmalarını desteklemek için Pan-Afrika Great Green Wall Ajansıyla (Büyük Yeşil Duvar) geçen sene bir mutabakat imzaladık ve işbirliği içinde çalışmalarımız devam ediyor. Çölleşmeyle Mücadele’de ülkemizin sahip olduğu tecrübeleri paylaşmak için 8 senedir Afrika ülkelerine yönelik eğitimlerimiz devam ediyor, her sene 100 civarında uzmanı ülkemizde ağırlıyoruz. Bu sene de eğitim Ağustos ayında Konya- Mersin illerimizde olacak.

Bugün sabah yine bu salonda düzenlenen yan etkinliğe katılanlarınız varsa finansman konusunun masaya yatırıldığına şahit olmuşsunuzdur. Fakat sadece finansman sağlanması maalesef yeterli olmuyor, finansın iyi planlanmış ve uygulanan faaliyetlerle bütünleştirilmesi gerekiyor. Yerel halkın birlikte çalışmasına, kendi çözümlerini kendi arazilerinin şartlarına göre üretmelerine destek verilmesi gerekiyor. Özellikle sürdürülebilir tarım için üretimden tüketim aşamasına kadar kooperatiflerin iyi uygulamalarının önemi ortaya çıkıyor. Bu konuda ülkemizden Konya Şeker örneğini sıklıkla dile getiriyoruz, çoğu çalışmalarının sizlere de iyi uygulamalar anlamında ışık tutacağına inanıyorum.
 
Tabi ki İklim Değişimine dayanıklılık için sadece teknik çözümler değil sosyal ve idari çözümlerde getirilmeli. İnsanları daha çok dahil edebilmek için teşvik sistemleri geliştirilmeli, halkın eğitimine önem verilmesi, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, risk ve kriz yönetimi yapılması gerekmektedir. Kısacası kuraklığa hazır olmak için hep birlikte hareket etmemiz gerekmektedir. İklim değişikliğinin etkilerine baktığımızda insanoğlunu tehdit eden felaketler sadece kuraklıkla sınırlı kalmıyor ayrıca sel, taşkın, heyelan, kum ve toz fırtınaları, bunlara da hazırlıklı olmalıyız, önlemler almalıyız. Son yıllarda özellikle kum ve toz fırtınalarındaki artış sadece kırsalı değil şehirlerdeki insanları da olumsuz etkiliyor, bu gibi felaketleri önleyici tedbirler geliştirmemiz mecburidir.
 
Kurak ve yarı kurak alanlarda tarım, orman, hayvancılık faaliyetleri beraberce bir bütün olarak planlanmalı ve yönetilmeli. Küresel düşünmeli ama yerel çalışmalıyız. Bu amaçla bölgesel ortak projelere olan desteğimizi tekrar belirtmek istiyorum. Afrika ülkeleriyle bugüne kadar süregelen yakın temasımızı geliştirerek devam etmek arzusundayız. Pan-Afrika Ajansıyla olan protokolümüz, 3S girişimine verdiğimiz destek, düzenlediğimiz eğitimler, BM ve FAO ile Afrika’ya yönelik yaptığımız ortak çalışmalar bu niyetimizin göstergeleridir, bu çalışmalarımıza devam etme gayesindeyiz.”

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır