Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu' nun teşrifleriyle Ankara’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele 12. Taraflar Konferansı (UNCCD COP12)’na yönelik bilgilendirme toplantısı için büyükelçiler ile bir araya geldi.
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, son günlerde ülkemizde yaşanan terör saldırıları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bakan Prof. Dr. Eroğlu “ Maalesef son günlerde ülkemizde terör olayları ve akabinde artan şehit haberleri hepimizin yüreğini dağladı. Bugün yine vatan evlatlarımızı şehit verdik. Bütün şehitlerimizin anne-babalarına, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bu akan kanın biran önce durmasını yürekten temenni ediyoruz. Bu vesile ile bütün ülkeleri de terörle mücadele konusunda bizlerle birlikte mücadele etmeye davet ediyorum. Terör sadece Türkiye’nin meselesi değil. Bütün dünyanın meselesidir.” diye konuştu.
Küresel ısınmaya dikkat çeken Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme ve kuraklık günümüzün en önemli küresel meselesidir. Yer küredeki 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110’dan fazla ülkede yaklaşık 1,2 milyar kişiyi doğrudan tehdit eden ‘çölleşme, arazi bozulumu ve kuraklık’ sadece çevresel bir problem olmayıp, ekonomiyi, güvenliği ve kalkınmayı da olumsuz yönde etkilemektedir.” dedi.
“Harplerden Sonra En Büyük Göç, Çölleşme ve Kuraklık”
Çölleşmenin göç üzerinde ki etkisene değinen Bakan Prof. Dr. Eroğlu, “Çölleşme, arazi bozulumu ve kuraklıkla mücadele sadece teknik bir konu değildir; bu meselenin ekonomik, ekolojik, sosyal boyutları da söz konusudur. Çölleşme, toplumların geçim kaynaklarını etkileyen kimi zaman göçlere zorlayan küresel bir problemdir. Harplerden sonra en büyük göç, çölleşme ve kuraklıktan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden dünyada her yıl 500 bin kişi göç etmektedir. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı bu tehlike ile baş edebilmenin tek yolu, ülkelerin birlikte hareket edebilmesi ve işbirliği içerisinde bu konuda mücadele ile ilgili önemli faaliyetler gerçekleştirmesidir.” şeklinde konuştu.
“3 Milyar 250 Milyon Fidanı Toprakla Buluşturduk”
“Ülkemiz ağaçlandırma ve ormancılık alanında çok büyük faaliyetler gerçekleştirmektedir.” diyen Prof. Dr. Veysel Eroğlu konuşmalarını şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz orman alanını arttıran nadir ülkelerden biridir. Türkiye’nin orman alanı 21,7 milyon hektardır. Bu alanın özellikle 900.000 dekarı son 12 yılda yaptığımız gayretli çalışmaların neticesinde elde edilmiştir. Son 12 yılda 4 milyon hektar alanda çalışma yapılarak 3 milyar 250 milyon fidanı toprakla buluşturduk.
Ağaçlandırma alanında şimdi de yeni eylem planlarını hayata geçiriyoruz. 2019 yılına kadar ceviz, badem, yabanıl meyveli türler, trüf ormanı, salep ve sakız eylem planları gibi toplam 27 adet eylem planı tamamlanacaktır. Yaptığımız bu çalışmaların neticesinde 1970’li yıllarda erozyonla taşınan toprak miktarı 500 milyon ton iken 2014 yılında 168 milyon tona inmiştir.”
Prof. Dr. Eroğlu, “Ormancılık alanında yaptığımız bu çalışmaları ülkemizde gerçekleştirilen Dünya Ormancılık Zirvesinde bütün dünya ile paylaştık. Nitekim Ormancılık konularına ilişkin uluslararası alanda en üst seviyede kararların alındığı Birleşmiş Milletler Orman Forumu 10. Oturumu 8-19 Nisan 2013 tarihlerinde ülkemizin ev sahipliğinde İstanbul’da toplanmıştır. Bu forum Ormancılık alanında Dünya’nın en büyük zirvesidir. Daha önce sürekli New York’ta yapılan bu forum ilk defa ülkemizde yapılmıştır. Bu başarılı organizasyonun neticesinde Birleşmiş Milletler bir başka önemli toplantıyı ülkemizde düzenleme kararı almıştır. 2013 yılında Namibya’da gerçekleştirilen 11. Taraflar Konferansında, 12. Taraflar Konferansı COP12’nin Türkiye’de yapılması kararlaştırılmıştır.” dedi.
Sürdürülebilir Kalkınmanın da önemine dikkat çeken Prof. Dr. Eroğlu, “BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 12nci Taraflar Konferansı küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma gibi önemli toplantıların yapılacağı bir zaman kesitine denk gelmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin Eylül’de, New York’da kabul edilmesinin hemen sonrasında, Ankara’da yapılan Konferans, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (UNFCCC) ise Paris Taraflar Konferansı öncesinde gerçekleştirilecektir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Çölleşme Sözleşmesinin 2015 sonrası uygulamasına etki yapacak; Ankara Konferansı çıktıları da Paris Konferansına ve sonrası İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine katkı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.
“COP12 Dönem Başkanlığı 2 Yıl Süre İle Ülkemizde”
“Diğer taraftan COP 12'nin dönem başkanlığı iki yıl süre ile ülkemizce yürütülecektir. Burada alınan kararlar tarafımdan Paris’te İklim Konferansında sunulacaktır.” diyen Prof. Dr. Veysel Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz; Çölleşme, Arazi Bozulumu ve Kuraklık (ÇABUK) konusuna geçmişte ve günümüzde verdiği desteği gelecekte de sürdürmek istemekte olup, bunun için COP12 esnasında “Ankara Girişimi” adı altında bir girişim başlatacaktır. Türkiye, Ankara Girişimi ile COP12 esnasında alınacak kararların uygulanmasında politik ve teknik destek sağlayacaktır. Bu girişim, kurak bölgelerde çölleşme ve arazi bozulması ile mücadele konusunda tecrübe sahibi olan Türkiye’nin bu bilgi, tecrübe ve yaklaşımını diğer ülkelerle paylaşmayı da öngörmektedir. Türkiye, hâlihazırda yürüttüğü ikili ve çoklu ilişkiler kapsamında birçok ülkeye destek olmaktadır. Ankara İnisiyatifiyle birlikte Türkiye Hükümeti bu çabalarını daha etkili, kalıcı ve katılımcı hale getirmeyi hedeflemekte, diğer ülkelerin tecrübelerini de dahil ederek Arazi Bozulumunun Dengelenmesi hedeflerine ulaşmayı hızlandırmayı öngörmektedir.
UNCCD Sekretaryası ve Dünya İş Konseyi iş birliğinde, COP 12’de başlatılacak “Road to Ankara” girişimi ile ise; hükümetler ile özel sektör arasında bağ kurularak, özel sektörün “Arazi Bozulumunun Dengelenmesi” temasına katkıda bulunması teşvik edilecektir.
Çölleşmeden en çok etkilenen ülkeler genelde az gelişmiş ülkelerdir. Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL’ün Danimarka Kopenhag’da gerçekleştirilen İklim Değişikliği Taraflar Konferansında da belirttiği üzere bir fon kurulması, gelişmiş ülkelerin bu fona kaynak aktarması veya Yeşil İklim Fonundan çölleşme ile mücadele çalışmalarının desteklenmesi hususlarında ülkelerin desteğini bekliyoruz. Böylece çölleşme ile ilgili problemler ve yoksulluk yerinde çözülecek, dolayısıyla çölleşmeye bağlı göç azaltılmış olacaktır.”
08.09.2015