Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

Genel Müdürümüz Dr. Ahmet İPEK’ in 5 Aralık “Dünya Toprak Günü” Mesajı

05 Aralik 2018

 

Toprak; varlığında zenginlik ve refah, yokluğunda ise; çölleşme, açlık ve yoksulluk demektir. Bu yüzden “Hayat kaynağımız toprağın her karışına sahip Çıkalım”.

Oluşumu binlerce yılla ifade edilen bu eşsiz hayat kaynağı, ne yazık ki iklim değişikliğinin de tetikleyici etkisiyle arazi bozulumu, kuraklık, çölleşme, verimlilik kaybı gibi nedenlerle bilinçsizce yok edilmektedir.

Bunun sonucunda ise başta gıda kıtlığı, açlık, göç, işsizlik, yoksulluk, savaş ve istikrarsızlık olmak üzere çeşitli sonuçları beraberinde getirerek dünyada bir milyardan fazla insanı doğrudan etkileyen, ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel açıdan olumsuz etkileri olan sessiz bir felakete dönüşmektedir.

Kaldı ki toprakların korunması, tabii kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve gıda güvenliğinin sağlanması için küresel ölçekte çölleşme ve erozyonla mücadele edilmesi bir zorunluluktur.

2015 yılı ülkelerin ortak hareket etme kararlılığını ortaya koymaları açısından bir dönüm noktası olmuştur. Zira Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinde, 17 adet küresel sürdürülebilir kalkınma hedefi kabul edilmiştir.

Bunlardan birisi ve belki de topraklarımızı korumaya yönelik en önemlisi “Karasal ekosistemlerinin korunması, iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesi, sürdürülebilir orman yönetimi, çölleşmeyle mücadele, arazi bozulumunun durdurulması ve geriye çevrilmesi ile biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulması” maksadıyla kabul edilen “Arazi Tahribatının Dengelendiği” bir Dünya’ya ulaşma hedefidir.

Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinin hemen ardından, ülkemizin ev sahipliği yaptığı 12. Çölleşme ile Mücadele Taraflar Konferansı, bu hedefe yönelik önemli kararların alındığı bir Konferans olarak tarihe geçmiştir. Ülkelerin gönüllü ATD hedeflerini oluşturmaları konusunda mutabık kalınmış, ülkemiz, hedeflerini ilk belirleyen ülkelerden birisi olmuştur.

Bugün itibariyle, 118 ülke, Ulusal Arazi Tahribatı Dengeleme hedeflerini belirlemek için gönüllülüğünü ortaya koymuştur.
Ülkelerin, toprakların korunmasına yönelik topyekûn aldığı bu karar, aslında Dünyamız ve gelecek nesiller için hala umut olduğunun en önemli kanıtıdır. Bu kararları uygulamaya geçirmeye yönelik teknik kapasite, uzman bilgisi, teknoloji ve bilgi birikimi mevcuttur. Tek ihtiyacımız olan ülkelerin, sorumluluğunun farkında olması ve harekete geçmek konusunda istekli olmalarıdır.

Ülkemiz her daim küresel sorumluluğunun farkındadır ve her zaman elini taşın altına koymaktan çekinmemiştir.  Türkiye gerek sahip olduğu farklı iklim şartları, toprak özellikleri ve gerekse topografik yapısı sebebiyle çölleşme ve kuraklıktan önemli derecede etkilenmektedir.

Bu iklim özelliklerinin yanı sıra Anadolu, coğrafi konumu itibariyle Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği stratejik bir konumdadır ve bu sebeple binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve dünya üzerinde ilk tarım uygulamalarının gerçekleştirildiği bölgelerin başında yer almıştır.

Bu sebeple tarihsel süreçte, Anadolu toprakları üzerinde insan etkisi yoğun  şekilde hissedilmiş, iklim değişikliğinin de etkileri ile topraklar çölleşme tehdidi altında kalmıştır. Bu tehdit, beraberinde getirdiği olumsuzlukların yanı sıra, çölleşme ile mücadele konusunda önemli bir bilgi birikimi ve tecrübe kazanılmasını da sağlamıştır.

Ülkemizde erozyonun sebepleri incelendiğinde; insan faktörü ön plana çıkmaktadır. Ülkemizin coğrafi konumu, topografik yapısı, iklim şartları ve arazi kullanımı erozyonu artırıcı etki yapmakta ve erozyonla mücadeleyi zorlaştırmaktadır.

Ülke genelinde çölleşme ve erozyonun önlenebilmesi için eylem planları hazırladık. Çok sayıda ağaçlandırma, erozyon kontrolü, sel kontrolü, maden sahalarının rehabilitasyonu, heyelan ve çığ kontrolü projeleri ve eğitim amaçlı model projeler gerçekleştirdik ve projelerimiz aynı duyarlılıkla devam edecektir” dedi.

Yapılan bu çalışmalar çoğu dünya ülkesinin hayal bile edemeyeceği büyüklükte bir çevre hareketi olmasının yanında büyük bir emek ve kararlılık isteyen ve tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir seferberlik hareketidir ve bu yüzden Türkiye’deki Topraklarımızın korunmasına yönelik çölleşme ve erozyonla mücadele çalışmaları, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından diğer ülkelere örnek gösterilmektedir.

Türkiye’nin çölleşme ve erozyonla daha etkili mücadele için yaptığı çalışmalardan Özet Olarak öne çıkanlar şunlardır:
Bakanlığımızın son 16 yılda yaptığı ağaçlandırma çalışmalarıyla Çölleşme ve Erozyon ile mücadelede büyük adımlar atılmış ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başlatılan “Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği” ile bugüne kadar 4,5 milyar fidan toprakla buluşturulmuştur. Hedefimiz ise 2023 yılına kadar dünya nüfusu kadar yani 7 milyar fidanı toprakla buluşturmaktır.

Türkiye erozyonla mücadelede dünya lideridir. Ülkemizde 1946 yılından beri tutulan resmi istatistiklere göre 2017 yılı sonuna kadar 9,3 milyon ha alanda, bir diğer ifade ile ülkemizin % 12’sinde ağaçlandırma, erozyon kontrolü, bozuk orman alanlarının rehabilitasyonu ve mera ıslahı çalışmaları yapılmıştır.

Yapılan bu çalışmalar ile orman alanlarımız 1.5 milyon hektar arttırılarak 22.3 milyon hektara ulaşmıştır. Hedefimiz ormanlarımızı en kısa sürede iyileştirerek ve yapılacak başarılı ağaçlandırmalarla Cumhuriyetimizin 100. Yılında ülke yüzölçümünün % 30’ una ulaştırmaktır.

Bu çalışmaları daha da ileri götürmek ve planlı çalışmalar yapmak gayesi ile ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve çölleşme ile mücadele amaçlı eylem planları ki bunlar; Erozyonla Mücadele Eylem Planı, Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı, Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planı ve Maden Sahaları Rehabilitasyon Eylem Planları yürürlüğe konuldu ve bu eylem planları revize edilerek aynı kararlılıkla sürdürülmektedir.

1970’li yıllarda erozyonla denizlere, göllere ve barajlara taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon ton iken, günümüzde yapılan ölçümlere göre bu miktar yılda 154 milyon tona düşürülmüştür. Hedefimiz; 2023 yılına kadar erozyonla kaybolan toprak miktarını 130 milyon ton/yıla düşürmektir.
Sel, çığ, heyelan ile mücadele konusunda da çalışmalar devam ettirilmektedir. Bugüne kadar, 14 adet heyelan kontrol ve rehabilitasyon projesi, 16 adet çığ kontrol projesi gerçekleştirilmiştir.

Suyun daha verimli kullanılması için açık sulamadan kapalı basınçlı sulama sistemlerine geçildi, su kaybı azaltıldı, daha az suyla daha geniş alanlar sulanmaya başlandı. Susuz tarım alanları suyla buluşturulduğundan geniş alanlar bağlar, bahçeler, çok yıllık bitkilerle kaplandı. Sonuçta yeşille kaplı alanların artmasıyla, toprağın korunması, gıda güvenliğinin sağlanması, toz taşınımının azaltılması, karbon yutaklarının artması sağlandı.
Toprak verilerinin, tüm çalışmalarda önemli bir unsur olması sebebi ile ÇEM Genel müdürlüğü olarak Orman arazileri için “Toprak Bilgi Sistemi” kuruldu.

2030 Arazi Tahribatının Dengelenmesi (ATD)  hedeflerine ulaşmak için 3 temel küresel göstergeden  (Arazi örtüsü, Arazi verimliliği, Toprak organik karbon stokları) birisi olan Toprak Organik Karbon Stoklarına ilişkin Türkiye’nin mevcut karbon stoğunun belirlenmesi, toprak organik karbon stoğundaki değişimin izlenmesi ve karbon stoğunun artırılmasına yönelik çalışmalar ve haritalamalar TÜBİTAK işbirliği ile gerçekleştirildi,
Bu proje ile ülkemizin karbon stok durumu ortaya konulacak, izlenecek ve toprak organik karbon stoğunun artırılması için gerekli çalışmalar belirlenecektir.

Bunun yanı sıra tamamlanan “Türkiye Çölleşme Modeli” ile TÜBİTAK-BİLGEM işbirliğinde başlatılacak “Ulusal Arazi Örtüsü Sınıflandırma ve İzleme Sistemi” gibi Projelerimiz ile Arazi Tahribatının Dengelenmesi için belirlenen parametrelere yönelik, izleme çalışmalarını gerçekleştirmeyi ve bu sayede önlem alınması gerekli öncelikli alanları belirlemenin yanı sıra bozulma tehdidi altındaki alanların üzerindeki baskıyı da kaldırmaya yönelik tedbirlerimizi artırmayı hedefliyoruz.

Bugün gelinen noktada emeği olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, halkımıza fidan sevgisini aşılayarak, fidan dikmeyi özendirerek farkındalık oluşturan tüm sivil toplum kuruluşlarına şükranlarımızı arz ediyorum ve daha güçlü bir şekilde birlikte hareket edilmesi halinde 2023 hedeflerine kolayca ulaşacağımızı buradan ifade ediyorum.

Genel Müdürlüğümüz, mevcut birikimlerimizi özellikle az gelişmiş ülkeler ile paylaşmak adına her yıl başta Afrika ülkeleri olmak üzere, 50’ye yakın ülkeden, 100’e yakın uzmana eğitim vermektedir. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinin 12. Taraflar Konferansının ardından başlatılan, Ankara Girişimi ile 4 yıllığına 5 milyon $’lık bir bütçe Taraflar Konferansında alınan kararlara destek olmak, arazi tahribatı ile küresel mücadeleye katkı sağlamak maksadı ile ayrılmıştır. Türkiye - FAO Ormancılık Ortaklık Programı Anlaşması kapsamında 3 milyon $ Afrika ülkelerine, 7 milyon $ Orta Asya ülkelerine yönelik olmak üzere, projeler hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.

Çölleşmeyle mücadelede uluslararası düzeyde harcanan çabalar konusunda halkın farkındalığını artırmak amacıyla BM öncülüğünde, her yıl farklı temalar ile farklı ülkelerde düzenlenen, “17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü” etkinliklerine, 2019 yılında ev sahipliği yapacağımızı buradan sizlerle paylaşmanın memnuniyeti içerisindeyim.

ÇEM Genel Müdürlüğü olarak, Türkiye’nin çölleşme ve erozyon ile mücadelede Dünyada önder ülke olma rolünü devam ettirmek için canla başla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle “Dünya Toprak Gününü” gönülden tebrik ediyor ve uğruna milyonlarca şehit verdiğimiz, yaşam kaynağımız toprağa herkesin sahip çıkmasını canı gönülden temenni ediyorum.

Havaya bakarsam hava alırım.                                                 
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım.
Benim sadık yarim kara topraktır. 

Hakikat ararsan açık bir nokta.
Allah kula yakın kul da Allaha.
Hak'kın hazinesi gizli toprakta.
Benim sadık yarim kara topraktır.

Dileğin var ise iste Allah'tan.
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan.
Benim sadık yarim kara topraktır. 

Her kim olursa bu sırra mazhar.
Dünyaya bırakır ölmez bir eser.
Gün gelir Veysel'i bağrına basar.
Benim sadık yarim kara topraktır.

Aşık Veysel

 

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır