MODEL MERA SAHASINDA ÇALIŞMALAR TÜM HIZIYLA SÜRÜYOR…
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü olarak Türkiye’de bir ilk olan Model Mera Projesini gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz bu proje ile zayıf mera vasfında bulunan Karaman’daki 30 hektarlık alan orta vasıflı mera vasfına yükseltilmiş olacaktır.
Karaman’ın Ayrancı İlçesi, Divle (Üçharman) Köyü’ndeki model mera uygulama projesi; Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü yürütücülüğünde Orman Genel Müdürlüğü ve Selçuk Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilmiştir.
Temel amacımız hayvansal ürünlerin çoğalması ile yöre halkının ekonomik gelişme göstermesidir. Karaman’da uygulanan model mera tesisi bu bağlamda örnek bir projedir.
Yapılan çalışma ile rasgele düzensiz ve verimsiz şekilde kullanıla gelen meraların, mevcut şartlar altında mümkün olduğu kadar rehabilite edebilme yöntemlerinin gösterilerek hayvansal ürünlerin çoğalması ve yöre halkının ekonomik durumunun iyileştirilmesi hedeflenmiştir.
Böylece hayvancılıkla uğraşan insanların yaşam düzeylerinin yükselmesi ile buraya bağlanmalarını ve şehirlere göçün azaltılmasını amaçlıyoruz.
Bu amaç kapsamında sizlerin de gördüğü üzere bu alanda;
• Hayvanların yönetimini kolaylaştırmak için gölet, gölgelik, kaşınma kazığı, tuzluk gibi yapısal tesislerin yanında,
• Hayvansal yem değerinin artırılmasına yönelik olarak çalımsı ve odunsu türlerle bitkilendirme, otsu bitkilerle tohum takviyesi ve gübreleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Şunu özellikle vurgulamak isterim ki tesis ettiğimiz bu model mera sahasında kullandığımız çalımsı türlerden biri olan Atriplex diğer adıyla dört kanatlı tuz çalısı; kurağa, soğuğa ve diğer stres koşullarına önemli ölçüde dayanan ve belli düzeyde yem verim ve kalitesine sahiptir.
Ülkemizdeki kurak bölgelerde sorunlu alanların iyileştirilmesi ve kaba yem temini amaçlarıyla güvenle kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Önemli bir tamamlayıcı yem kaynağı olan dört kanatlı tuz çalısı, ayrıca yeşil yem periyodunun uzunluğu ile diğer mera bitkilerinin kuruduğu dönemlerde hayvanlar için önemli bir kaba yem kaynağı olarak değerlendirilmektedir.
Sorunlu alanların iyileştirilmesinde ve bitkisel çeşitliliğin artırılmasında dünyada pek çok ülkede oldukça ucuz ve etkili bir yöntem olarak yıllardır kullanılıp, ülkemizde pek değerlendirilmeyen çalımsıların ülke genelinde gerekli alanlarda yaygınlaştırılmasından önemli yararlar sağlanabilir.
Böylece erozyonla mücadele ve kaba yem temini yönünden bu oldukça ucuz yöntem sayesinde önemli yol alınabilecektir. Çalımsı yem bitkilerinin sağlayacağı bir diğer önemli katkı da, kırsal çevrenin görünüm olarak geliştirilmesi ve yaban hayatına yiyecek ve barınma alanlarının oluşturulmasıdır.
Bunun yanında meralarda, özellikle de zayıf mera alanlarında; hâkim rüzgar yönüne dik gözeleme çukurları açmak, ahlat, alıç, iğde, karaağaç, vb. bitkilerle rüzgar perdeleri oluşturmak, yonca, korunga, sarı çiçekli gazal boynuzu, fiğ vb. baklagil ve otlak ayrığı, otlak arpası, mavi ayrık, koyun yumağı vb. buğdaygil bitkileri veya karışımları ile çalımsı türlerden kohya (bozkır otu), teke dikeni, nitraria schoberi, goji berry vb. ekmek mera ıslahı açısından önemlidir.
Hayvansal üretime ek olarak meralarımız erozyon açısından da çok önemlidir.
Şöyle ki Genel Müdürlüğümüzce geliştirilen Dinamik Erozyon Modeli ve İzleme Sistemi sonuçlarına göre ülkemizde su erozyonu sonucu taşınan toprak miktarının %53,66 sı mera alanlarında gerçekleşmektedir. Mera alanlarımızın % 11,57’sinde şiddetli ve % 17,2’sinde çok şiddetli erozyon görülmektedir. Mera alanlarında ortalama yılda hektarda 18,36 ton toprak yer değiştirmektedir.
Diğer bir ifade ile yıllık 350 milyon ton toprak mera alanlarında su erozyonu nedeniyle yer değiştirmektedir.
Yapılan bu model mera tesisinde gördüğünüz gibi su erozyonu sonucu oluşan toprak kayıplarını azaltmak, toprak ve su muhafazasını sağlamak amacıyla da;
• Mera tipi teras, kuru duvar eşik, kafes tel eşik, çuvallı sedde, taş toplama ve gözeleme çalışmaları geçekleştirilmiştir.
Diğer taraftan tesis edilen model mera projesinin ulusal ve uluslararası eğitim, seminer, çalıştay, teknik gezi gibi etkinliklerde de kullanılması hedeflenmiştir.
Artan nüfus, küresel ısınma ve beraberinde gelen iklim değişikliği gibi çeşitli sebeplerden dolayı gelecekte tarımsal üretime bağlı gıda güvenliği konusu daha da önemli bir hale gelecektir.
Bu nedenle toprak varsa gelecek var diyoruz ve tüm vatandaşlarımızı erozyonla mücadele ederek toprak, su ve bitki arasında bozulan dengeyi yeniden oluşturmaya, çevreye karşı olan duyarlılığımızı daha da arttırmaya davet ediyoruz.
İnşallah tüm vatandaşlarımızın da katkıları ile 2023 yılı hedefimiz olan erozyonla taşınan toprak miktarımızı 130 milyon tona hep birlikte düşürmüş olmayı hedefliyoruz.
İlgili haberin videolarına "https://usd.nocvp.com/asset/8gQiHGXM/player.html" ve "https://usd.nocvp.com/asset/8gQiHKTf/player.html" linklerinden erişim sağlanabilir.