Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü

Türkiye Potansiyel Rüzgâr Erozyonu Haritası Oluşturuldu

16 Aralik 2016

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünce rüzgâr erozyonu probleminin muhtemel etkilerini en aza indirmek amacıyla hazırlanacak projelere altlık oluşturması, rüzgâr erozyonunun izlenmesi ve değerlendirilmesi gayesiyle ULUSAL ÖLÇEKTE RÜZGÂR EROZYONU RİSK HARİTASININ hazırlanması konusunda proje yürütülmekte olup projenin ilk aşamasını oluşturan Potansiyel Rüzgâr Erozyonu Haritası 2016 yılı sonu itibariyle üretilmiştir.

Dünyada en ciddi çevresel problemlerin başında şüphesiz arazi bozulumu gelmektedir. Arazi bozulumuna en duyarlı alanlar ise özellikle kurak, yarı kurak ve yarı nemli bölgeler olup, bilhassa rüzgâr erozyonu, kurak ve yarı kurak bölgeler için bozulma süreçlerinden birisini oluşturmaktadır.

Kuraklık ve akabinde gelişen çölleşme problemi ile birlikte etkin önlemler alınmadığı takdirde gelecek 30-40 yıllık süreçte şüphesiz etkilerini daha yoğun olarak hissettirecektir.

Rüzgâr erozyonu, toprağın kuru, gevşek ve bitki örtüsünün bulunmadığı koşullarda arazinin temel yeteneklerini kaybetmesine ve bozuluma uğramasına yol açmaktadır. Sonrasında verimli üst toprak katmanının ortamdan uzaklaşması ile insan sağlığı ve tarımsal üretim olumsuz etkilenmektedir. Rüzgâr erozyonuna sebep olan koşullar süreklilik kazandığında ise büyük ölçekli çevresel felaketlerle karşılaşılmaktadır.

 

 

Konya / Karapınar

 

 

Türkiye’de yaklaşık 450.000 ha alanın, rüzgâr erozyonundan şiddetli düzeylerde etkilendiği tahmin edilmektedir. Rüzgâr erozyonundan etkilenen alanlar farklı coğrafik bölgelere dağılmış olup iklim, toprak özellikleri ve bitki örtüsü deseni bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle adı geçen bölgelerin her birinde rüzgâr erozyonu mekanizması farklı işlemektedir.

Rüzgâr erozyonunun ülkesel ölçekte tahmin edilmesi için oldukça kapsamlı ve dinamik, güncellenebilir veri setlerine ihtiyaç duyulmakta, ancak bu şekilde etkin koruma yöntemlerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir kaynak kullanımlarının bu bölgelerde yaygınlaştırabilmesi mümkün olabilecektir.

Ülkemiz koşullarında bölgesel ve ülkesel ölçeklerde gerçekleştirilmiş detaylı ölçüm ve araştırmalar bulunmamaktadır. Elimizde rüzgâr erozyonu risk boyutu ve hatta etkilediği alanların miktarı konusunda güvenilir bilgi bulunmamaktadır.
Bu bağlamda, ülkesel ölçekte rüzgâr erozyonu nedeniyle meydana gelen toprak kayıplarını belirlemek amacıyla, iklim, toprak, arazi yönetimi, vb. faktörlerin kullanıldığı ulusal dinamik rüzgâr erozyonu modelinin geliştirilmesine gerek duyulmaktadır.

Böylece;

• İklimsel olarak rüzgâr erozyonu tehlikesinin değerlendirilmesi,
• Bölgesel rüzgâr erozyonu tehlikesinin değerlendirilmesi (iklimsel ve topoğrafik yaklaşımların bir araya getirilerek entegre edilmesi),
• Toprak kaynaklarının rüzgâr erozyonuna duyarlılığının belirlenmesi,
• Arazi kullanım türleri ve arazi örtüsü açısından rüzgâr erozyonu tehlikesinin konumsal ve dönemsel olarak belirlenmesi,
• İklim, toprak, topoğrafya ve bitki örtüsü ile ilgili olarak gerekli veri tabanları oluşturulduktan sonra, hem bölgesel hem de parsel ölçeğinde kullanılabilecek bir rüzgâr erozyonu modelinin kullanılması sağlanacaktır.

 

Rüzgâr erozyonu sonucu toprak kayıplarının doğrudan ölçümler ile değerlendirilmesi, gerek iş gücü gereksinimi gerekse maliyet açısından oldukça zordur. Bu sebeple toprak kayıplarının bazı modeller ile tahmin edilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü olarak rüzgâr erozyonu probleminin olası etkilerini en aza indirmek amacıyla hazırlanacak projelere altlık oluşturması, rüzgâr erozyonunun izlenmesi ve değerlendirilmesi gayesiyle ULUSAL ÖLÇEKTE RÜZGÂR EROZYONU RİSK HARİTASININ hazırlanması konusunda proje yürütülmektedir.

Projenin gerçekleştirilmesinde Meteoroloji Genel Müdürlüğüne ait farklı konumlarda ölçüm yapan 397 adet Otomatik Meteorolojik Gözlem İstasyonu verisi kullanılmıştır. Bahse konu veriler 30 dakikalık rüzgâr hızı ve rüzgâr yönü değerlerini içeren, uzun yıllar ortalamasını temsil edecek şekilde en az 10 yıllık süreyi kapsayacak şekilde 50 milyon veri değerlendirilerek sonuca ulaşılmıştır.

 

Projede ilk olarak: 16 yönde rüzgâr esme sıklıklarının belirlenmesi, Rüzgâr esme olasılıkları belirlenmesi ve Ülkesel ölçekte düz ve düze yakın (% 6 ve altındaki eğime sahip alanlar) rüzgâr erozyonuna maruz kalabilme potansiyeline sahip alanların ortaya konulmasıyla birlikte ‘Potansiyel Rüzgâr Erozyonu Risk Haritası’ oluşturulmuştur.  

Kuzey (N) yönlü rüzgârlarla erozyona duyarlı potansiyel alanlar.

Mart ayı için ortalama rüzgâr hızları haritası.

 

 

Mart ayı Kuzey (N) yönlü (esme ihtimali % 99)  rüzgâr haritası.

 


Maksimum rüzgâr hızlarına göre oluşturulmuş harita


Daha sonraki aşamalarda: Rüzgâr erozyonu tahmin metodolojisi için gerekli diğer alt veri tabanlarının (Gerçek Rüzgâr Hızı, Toprak Eroziv Fraksiyonu, Toprak Örtü Faktörü, Toprak Pürüzlülüğü, Kombine Ürün Faktörü vb.) elde edilmesi ile toprak, topografya ve bitki örtüsü esas alınarak ‘Gerçek Rüzgâr Erozyonu Risk Haritası’ oluşturulacak ve elde edilen bulgularla seçilecek arazi kullanımları altında kalibrasyonlarının yapılması ve modelin performansı değerlendirilecektir. Kapsamlı arazi çalışmaları ile tahminler yer gözlemleri ile valide edilerek model ülkemiz koşullarına uyarlanacaktır.

 

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır